Merhaba sinema avcıları! Bu blog yazısında, Richard Linklater'ın yönettiği ve efsanevi söz yazarı Lorenz Hart'ın bir gecesini anlatan Mavi Ay (Blue Moon) filmini inceliyoruz. Ethan Hawke'ın başrolde olduğu bu biyografik drama-komedi, izleyiciyi yavaş ama derinlemesine bir yolculuğa çıkarıyor. Bu incelikli anlatı, filme 10 üzerinden 8 puanımızı kazandırıyor.
Blue Moon Konusu: Bir Efsanenin Son Perdesi
Film, 1943 yılında, Broadway'in dönüm noktası olan Oklahoma! müzikalinin galasında geçiyor. Müzikalin söz yazarı Lorenz "Larry" Hart (Ethan Hawke), partneri Richard Rodgers'ın (Andrew Scott) onu adeta bir kenara iterek Oscar Hammerstein II ile çalışmaya başlamasıyla yıkılmış, sarhoş ve kalbi kırık bir halde partide ortaya çıkar. Bir gece boyunca içer, genç bir kadınla (Margaret Qualley) flörtleşir, Rodgers'la tartışır ve yavaş yavaş parçalanır.
Filmin Güçlü Yönleri: Performanslar ve Dokunaklı Diyaloglar
- Ethan Hawke'tan Unutulmaz Bir Performans: Hawke, Hart'ın keskin zekasını, kendine olan nefretini ve derin yalnızlığını o kadar incelikle yansıtıyor ki, karakterin acısını içinizde hissediyorsunuz. Özellikle, sevdiği kadına duyduğu imkansız aşkı ve bunun getirdiği kırılganlık, izleyiciyi derinden etkiliyor.
- Zekice Yazılmış Diyaloglar: Film, unutulmaz repliklerle dolu. Hart'ın, sevdiği kadının yeni erkek arkadaşına söylediği, "Aşk hikayeleri konusunda dikkatli ol. Belki de arkadaşlık hikayeleri yapmalısın," cümlesi, karakterin içsel çatışmasını ve kıskançlığını mükemmel özetliyor. Ayrıca, Hart'ın sanatsal karmaşıklık arayışı ile Rodgers'ın geniş kitlelere hitap etme isteği arasındaki çatışma, yaratıcı ilişkilerin doğasına dair derin bir anlayış sunuyor.
- Andrew Scott'ın Etkileyici Desteği: Scott, Rodgers rolünde Hart'ın dehasının karşısında duran, pratik ve iş odaklı bir karakteri canlandırıyor. İkili arasındaki elektrik, filmin duygusal çekirdeğini oluşturuyor.
Filmin Zayıf Yönü: Sabır İsteyen Başlangıç ve Niş Bir Anlatı
Filmin en belirgin handikabı, ilk 30-40 dakikasının oldukça yavaş ve diyalog ağırlıklı ilerlemesi. Hart'ın barda geçirdiği bu bölüm, bazı izleyicileri sıkabilir ve filmin ritmini düşürebilir. Ayrında, Broadway tarihine veya Lorenz Hart'a dair ön bilgisi olmayan izleyiciler, filmin bazı nüanslarını ve duygusal ağırlığını tam olarak kavramakta zorlanabilir.
Seyirci ve Eleştirmen Görüşleri
Film, eleştirmenler tarafından büyük beğeni topladı. Rotten Tomatoes'ta 197 eleştirmenden %90 gibi yüksek bir puan aldı ve Andrew Scott Berlin'de En İyi Yardımcı Performans Gümüş Ayı ödülünü kazandı. IMDb'de 5.300 kullanıcıdan 7.1/10 alması, filmin genel izleyici kitlesi tarafından da takdir edildiğini gösteriyor.
Sonuç: İzlemeli misiniz?
Blue Moon, hızlı tempolu bir biyografik film arayanlar için değil; yaratıcı dehanın karanlık tarafını, yalnızlığı ve sanatla var olma mücadelesini anlatan, incelikli bir karakter çalışmasıdır. Before Sunrise serisinin samimi diyaloglarını ve Birdman'in sanatsal kaygılarını seven izleyiciler, bu filmde kendilerini evlerinde hissedeceklerdir.
Eğer siz de zekice yazılmış diyaloglardan, unutulmaz oyunculuk performanslarından ve yavaş ama derinlemesine işlenen karakter portrelerinden keyif alıyorsanız, Blue Moon sizi ödüllendirecektir. Ancak, ilk yarının yavaşlığına karşı sabırlı olun, çünkü ödülü büyük.
Peki ya siz? Blue Moon'u izlediniz mi? Sizi en çok hangi sahne veya diyalog etkiledi? Yorumlarda düşüncelerinizi paylaşın! Ayrıca, bana önerebileceğiniz, benzer şekilde sanatçı ruhunu konu alan başka filmler var mı? Bir sonraki avımız için önerilerinizi bekliyorum!


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder