Merhaba sinema avcıları! Bu sefer, 2025 yapımı ve sizi "kusursuz" bir evliliğin altındaki gerçeklerle yüzleştirecek olan Güller (The Roses - 2025) filmini inceliyoruz. Jay Roach'ın yönettiği, Olivia Colman ve Benedict Cumberbatch gibi iki dev oyuncuyu bir araya getiren bu kara mizah şaheseri, modern ilişkilere dair o kadar keskin ve komik bir bıçak sallıyor ki, filmin sonunda kendinizi bir kahkaha ve hüzün arasında sıkışmış bulacaksınız. Filme, yılın en iyilerinden biri olarak 10 üzerinden 9 veriyorum!
The Roses (2025) Konusu: Görkemli Bir Çöküşün Hikayesi
Ivy (Olivia Colman) ve Theo Rose (Benedict Cumberbatch), dışarıdan bakıldığında her şeye sahip olan bir çifttir: parlak kariyerler, sevimli çocuklar ve herkesin imrenerek baktığı bir hayat. Ta ki, bu kusursuz cephenin ardındaki çatlaklar derinleşene kadar... Theo'nun dünyası bir anda dağılırken, Ivy'in ünlü bir şef olarak yıldızı parlamaya başlar. Gömülü kalmış kıskançlıklar ve kinler, bir ego savaşına dönüşür. İlişkileri, birbirlerini sabote ettikleri, absürtlüğün giderek tırmandığı acımasız bir savaş alanına dönüşür. Warren Adler'ın 1989'daki klasiğinin, The Favourite senaristi Tony McNamara'nın zehirli kalemiyle yeniden hayat bulduğu bu hikaye, "evlilik" kavramını tekrar düşünmenize neden olacak.
Filmin Güçlü Yönleri: Performanslar, Senaryo ve Duygusal Derinlik
- Oyuncu Seçiminin Dehası: Olivia Colman ve Benedict Cumberbatch'ın performanslarına kelimeler yetmez. Colman'ın yükselişteki "buz gibi" dinginliği ile Cumberbatch'ın dağılan, sıcak ama bir o kadar da çaresiz halleri, ekrana adeta bir kimya deneyi gibi yayılıyor. Bu elektrik, filmin bel kemiğini oluşturuyor.
- Tony McNamara'nın Ustaca Senaryosu: Filmin ruhu, keskin diyaloglara ve kara mizahın en iyi şekilde işlendiği anlara sinmiş durumda. İzlerken hem kahkaha atacak, hem de içinizde derin bir sızı hissedeceksiniz. Film, sevgi ve nefret arasındaki o ince çizgiyi gözler önüne seriyor.
- Evrensel Bir Ayna: Filmin en büyük başarısı, süslü kara mizahın altına, ilişkilerdeki çürüme, hırsın bedeli ve hiçbir şeyin mükemmel olmadığı gerçeğini ustalıkla yerleştirmesi. Şu replik her şeyi özetler nitelikte: "Gençken, o söylemeden ne söyleyeceğini bilirdim. Şimdiyse, bazen söyledikten sonra bile ne dediğini anlamıyorum." Bu cümle, iletişimsizliğin ilişkileri nasıl kemirdiğini anlatan bir manifesto gibi.
Filmin Tek Zayıf Yönü: Yer Yer Aşırıya Kaçan Mizah
Filmin tek handikapı, orta bölümlerde birkaç mizahi anın biraz fazla abartılı hale gelmesi. Bu anlar, filmin duygusal derinliğinden ve keskin eleştirisinden kısa süreliğine de olsa uzaklaştırarak, gerilimin keskin dişlerini biraz törpülüyor. Ancak bu, genel deneyimi bozacak bir kusur değil.
Seyirci ve Eleştirmen Görüşleri Ne Diyor?
The Roses, izleyicilerden oldukça yüksek notlar alırken, eleştirmenlerin bir kısmı komedi-dram dengesi konusunda ikiye ayrılmış durumda. IMDb'de 22.000 oyla 6.8/10 ve Rotten Tomatoes'ta %65 eleştirmen puanına karşılık, gerçek izleyicilerin verdiği %79'luk bir "Patlamış Mısır" skoru var. 30 milyon dolarlık bütçesiyle 51.5 milyon dolar hasılat yapan film, gişede de başarılı olmuş durumda.
Sonuç: Bu Gül Bahçesinde Kaybolmaya Değer!
The Roses, Marriage Story'nin duygusal yoğunluğu ile The Favourite'ın kara mizahını birleştiren, unutulmaz bir film. Olivia Colman ve Benedict Cumberbatch'ın performansları tek başına izlenmesi için yeterli bir sebep. Tony McNamara'nın senaryosu ise sizi güldürürken düşündürmeyi başarıyor. Mizahın zaman zaman aşırılaşması küçük bir kusur olsa da, bu, filmin genel etkisini gölgeleyemez.
İlişkilerin gerçek yüzünü, keskin bir mizah ve yürek burkan bir samimiyetle perdeye yansıtan bu başyapıtı kaçırmayın.
Peki ya siz? The Roses'ı izlediniz mi? Hangi karakterin tarafınızdınız: Ivy'in mi, Theo'nun mu? Ya da ilişkilere dair hangi sahne sizi en çok etkiledi? Yorumlarda düşüncelerinizi paylaşın! Ayrıca, bana bu tarz, ilişkileri derinlemesine irdeyleyen, keskin diyaloglara sahip başka hangi filmleri önerirsiniz? Önerilerinizi bekliyorum!



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder